Baştan belirteyim, yol haritasından vazgeçilmiş değil.
Çıkabilecek risklere göre “kazan-kazan” anlayışına dayalı çift yönlü B planı yapılmış.
Hem Anayasa değişikliğinin işlerliğe kavuşturulması hem de MHP’deki gelişmelerin genel merkez tercihi yönünde ilerlemesi amaçlanmış.
Bunun için de güvenoyu alabilmesi için 41 milletvekili gibi ağırlıklı fazlası bulunmasına karşın, MHP ile koalisyonun getirileri tartışmaya açılmış.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 2 gün önce parti okulundaki cümlesi de bunun yansıması:
“Türkiye’nin milli ve tarihi çıkarlarını savunmak için düne kadar hükümete verdiğimiz fiili destek hukuki bir boyut alabilecek ve MHP yalnızca ülke ve milleti için her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğunu kanıtlayacaktır...”
“Koalisyona hazırız” diye okunan mesajın Meclis’teki en tecrübeli siyasi lider tarafından ifadesi dahi, durduk yerde söylenmediğini göstermeye yeterli...
YENİ BOYUT
Ayrıca, “çözüm süreci”nin bitmesiyle zaten iki parti arasındaki anlaşmazlıkların çoğu ortadan kalkmış, Bahçeli’nin de dile getirdiği gibi bir fiili destek artmıştı.
Bu nedenle koalisyon arayışları kuliste tartışılır hale gelmiş.
Nitekim, 2 hafta önce bunlardan birine tanıklık etmiş, sohbet fikir tartışması düzeyinde kaldığı için de önemsememiştim.
İki tarafın etkin isimleriyle dünkü sohbetimde gördüm ki fikri boyutun ötesine geçmiş.
Yeni boyut, “Meclis’te Anayasa değişikliğinde tek başına kalmaktansa MHP ile yol almak daha faydalı; taban desteği genişler” diye özetlenebilir.
Çünkü, Anayasa değişikliğinin 330’un altında kalmasının yaratacağı sorunu AK Parti de görüyor.
“Eldeki iki kuş, daldaki beş kuştan iyidir” bakışı da erken seçime gitmeyi zorlaştırıyor.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANI