ABD ile yaşanan krizin önceki günkü ziyaret sonrası geldiği noktayı "herkesin pozisyonunu koruyup, dili değiştirerek krizi çözmesi" diye tanımlayabiliriz.Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşme kendi içinde bugüne kadar hiç de karşılaşılmamış ilklerle dolu.Örneğin çalışma ziyareti olmasına karşın devlet ziyareti gibi eşlerin de katılması...Dikkat çeken ise bugüne kadar devlet ziyaretlerinde de karşılaşılmayan bir tarzda eşlerin de Oval Ofis'te fotoğraf vermeleri sağlandı; aile buluşması görüntüsüyle kriz ortamı yumuşatıldı.Bugüne kadar olmadık bir şekilde senatörlerin davet edilip konuk cumhurbaşkanına soru yöneltmeleri de bu gezinin ilklerindendi.Özetle ABD geziyi iyi planlamış ve halkla ilişkiler ve kamuoyu oluşturma süreçleri açısından hep var olan yetisini sonuna kadar sergiledi.Bunu özellikle alışılmışın dışında senatörlerin davet edilmesi olayında görüyoruz ki, Erdoğan'ın da dün dönüş yolunda açıkladığı gibi kurgusu tamamen Başkan Trump'a ait.Böylece Trump, hem güçlü Cumhuriyetçi senatörler karşısında elini güçlendirdi hem de senatörlere ABD iç politikasında şov yapma olanağı sundu.Onlar da rollerini başarıyla oynadı.Bu aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ABD ve Türkiye kamuoyuna Kürtler konusunda eş zamanlı mesajını iletmesinin yolunu açtı. SABİT POZİSYONDA DİL DEĞİŞİMİ Bu açıdan bakıldığında Türk-ABD ilişkilerinde bundan sonraki süreçte kriz içinde yeni bir kriz çıkaran seyir olmayacak.Krizin en önemli ayaklarından biri olan Türkiye'ye yönelik Temsilciler Meclisi'nden çıkan yaptırımların Senato aşamasında Beyaz Saray'da Erdoğan-Trump görüşmesine katılan Senatör Graham'ın Ermeni tasarısındaki blokajına benzer bir şekilde engellenmesine tanıklık edilebilir.Özetlemek gerekirse, iki taraf da pozisyonunu sabit tutarken dilini değiştirerek krizi noktaladı; süreci yeniden tayin edip ılıman bir iklime bıraktı.Bundan sonra gelecek yıl yapılacak ABD seçimlerine kadar Beyaz Saray ve Cumhuriyetçi Parti odaklı yeni bir kriz beklemek pek olası görünmüyor.