PKK veya bileşenlerine silah yardımı, Ankara-Washington arasında yeni sorun olmuyor.
Bundan 13 yıl önce de benzer süreç yaşandı.
ABD’nin “Saddam’ı devirip Irak’a özgürlüğü, demokrasiyi getirmek” amacıyla başlattığı 2. Körfez Savaşı sürecinde de benzer sorunla karşılaşıldı.
Ancak o dönem Dışişleri Bakanlığı, yürüttüğü müzakereler sonucunda ABD ile bu konuyu kurallar sistemine bağladı.
Her ne kadar 1 Mart tezkeresi ile ABD’nin Türkiye üzerinden silah ve asker sokması engellenmiş olsa da başka yoldan gelen silahların Türkiye aleyhine kullanılmasıyla karşılaşılmadı.
Bunda 1 Mart tezkeresi öncesi yapılan mutabakatın etkisi büyük oldu.
O dönem ABD’li muhataplarıyla mutabakat metnini hazırlayan emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, dünkü sohbetimizde bu duruma dikkat çekti:
“Varılan mutabakat gereği, iki tarafın katılımıyla oluşturulacak komisyon, verilen silahların seri numarasını ve kimlere teslim edildiğini tespit edecekti. Operasyon sonrası da bu silahlar toplanacaktı. Buna ilişkin tüm hazırlıklar yapılmıştı.”
Tezkere geçmeyince mutabakat sona erdi; ancak IKBY Başkanı Barzani’nin benzer şekilde kontrolü üstlenmesi sayesinde PKK’nın eline yüksek oranda silah geçmedi.
Daha önemlisi, silahların teslim edildiği kişiler de peşmerge güçleriydi...