Muharrem Sarıkaya Habertürk Gazetesi

Unutulma hakkı...

İnsanoğlu kendini bildiği günden bu yana kimliğini ölümsüz kılmanın yolunu aradı. Yaşamının büyük bölümünü bu uğurda harcadı; ünlü olmak, adını asırlardır...

10 Ocak 2016 | 115 okunma

İnsanoğlu kendini bildiği günden bu yana kimliğini ölümsüz kılmanın yolunu aradı.

Yaşamının büyük bölümünü bu uğurda harcadı; ünlü olmak, adını asırlardır yaşatmak için çabaladı.

Mekanikten elektronik çağa geçişle birlikte ortaya çıkan sosyal medya ise bu düzeni karıştırdı.

Bireyin mahremiyetine, kişisel verilerindeki koruma kalkanına tehdit oluşturdu.

Ev satın almaktan bankadan işletmesi için çekeceği krediye kadar hemen her alanda internet arama motorlarındaki veriler geçerli olmaya başladı.

Bugün, internetteki arama motorunda bulunan hakkındaki verileri sildirmek için uğraşan onlarca tanıdığım var.

Birçoğu da uzun yıllar uğraşmasına karşın sonuç alamıyor.

GOOGLE KARARI

Sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede de yaşanan sorunu Avrupa Komisyonu Adalet ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Viviane Reding, 2012’de AB gündemine taşıdı.

Bu noktada durmadı, iki yıl uğraşıp konuyu Avrupa Adalet Divanı’nın önüne getirdi.

Adalet Divanı da 13 Mayıs 2014’te “Google Kararı” diye bilinen hükmünü verdi.

Karar ile “Google” ve “Bing”in de arasında bulunduğu internet arama motorlarının kullanıcılarına, kendileriyle ilgili bilgiye yönlendiren linkleri silme hakkı getirildi.

Adalet Divanı’nın 1.5 yıl kadar önce verdiği karar, AB içinde “Unutulma Hakkı”diye anıldı.

‘KİTAPTAN DA ÇIKACAK’

AB ülkelerinde bunlar olurken, Türkiye’de Yargıtay da kısa süre önce önemli bir karara imza attı.

Yargıtay, bırakın internet ortamını, rızası olmadan bir kişinin isminin açık şekilde bilimsel kitapta dahi yer alamayacağına hükmetti.

Hatta bu kararı da Yargıtay’da görev yapan iki üyesinin, uzun uğraş ve emekle 6 cilt olarak hazırladığı “Yorumlu- Uygulamalı Türk Ceza Kanunu” kitabına karşı aldı.

İtirazda bulunan davacının kitaptan adının çıkarılmasına karar verdi.

Dava süreci de ilginç bir seyir izledi.

Daha önce fiziksel cinsel tacize uğrayan ve açtığı davayı kazanan genç kadın, yaşadığı olayın ve dava sürecinin kitapta açık adıyla yer aldığını öğrenince, isminin çıkarılması için dava açtı.

İki yargıç, AB Temel Haklar Bildirgesi’nin, “Sanat ve bilimsel araştırma kısıtlamaya tabi olmamalıdır, akademik özgürlüğe saygı gösterilmelidir”maddesine sığınarak kitaplarının bilimsel yayın olduğunu vurguladı ve davaya itiraz etti.

Yerel mahkeme, dava açan kadını haklı buldu ve adının çıkarılması kararını aldı; konu Yargıtay’a taşındı.

Yargıtay da mahkemenin kararına katılmamakla birlikte, davanın sürecinin uygun ilerlemediği gerekçesiyle şekil yönünde davayı bozdu ve yerel mahkemeye iade etti.

Yerel mahkeme kararında direnince dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı.

Genel Kurul da Adalet Divanı’nın “Google Kararı”na gönderme yaparak yerel mahkemenin kararını haklı buldu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Demokrasi zaferi… 29 Mayıs 2023 | 475 Okunma Geleceği depolayanlar... 28 Mayıs 2023 | 127 Okunma Meclis bu sayıya hiç ulaşmamıştı 26 Mayıs 2023 | 454 Okunma Startup partiler… 25 Mayıs 2023 | 136 Okunma Sandığa kimler gitmedi? 24 Mayıs 2023 | 591 Okunma