Yasama dönemine yemin töreniyle dün başlayan Meclis’te hemen her partiden gelen açıklamaların özü aynıydı:
“Sorunları uzlaşarak, ortaklaşa çözmeliyiz...”
Meclis’i dün geçici başkan olarak yöneten Deniz Baykal da, Başbakan Ahmet Davutoğlu da, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da farklı kelimeler veya vurgularla da olsa özünde aynı cümleyi yineledi.
Görünen o ki hem Davutoğlu’nun yapıcı üslubunun yanı sıra, Türkiye’nin önünde bekleyen “ivedi sorunlarına bir an önce çare bulunması” gereği de zaten başka yol göstermiyor.
Örneğin, uluslararası boyutu ve hemen yanı başındaki bataklıktan çıkıyor olması dolayısıyla teröre karşı ancak Meclis’te üretilecek ortak tavırla mücadele edilmesinden başka yol yok.
Çünkü Meclis’te yaşanacak en küçük gerilimin, benzer dönemlerde kelebek çarpan etkisiyle toplumsal çatışmaya dönüştüğüne geçmişte çok tanıklık edildi.
Dolayısıyla AK Parti, Meclis yönetim kadrosunu belirlerken, öteki partilerle uzlaşıyı sağlayabilecek, en azından onlarla ilişkiyi sağlıklı zeminde götürecek isimleri tercih etme kararı almış.
Grubun yanında, ayda en az iki hafta boyunca oturumları yönetecek iki Meclis başkanvekilliği görevine seçilecek isimlerin de aynı hassasiyetle tespit edilmesi bekleniyor.