Yerel seçimlerin genel seçime göre önemli bir tarafı vardır.
Bugüne kadar görüldüğü gibi, yerel seçim sandığı partilerin
oylarıyla birlikte, Türk siyasetinin yeni simalarını da ortaya
çıkarır.
Bunu görmek için siyasetin iki ana akımı AK Parti ve CHP
liderlerine bakmak yeterli…
Recep Tayyip Erdoğan, RP İl Başkanı idi, ancak onu siyasetin birkaç
eşik yukarısına zıplatan 1994 yerel seçimi ve belediye başkanlığı
dönemindeki performansı oldu…
Kemal Kılıçdaroğlu açısından da durum farklı değil…
SSK Genel Müdürü iken, 2002 genel seçiminde TBMM’ye milletvekili
olarak girmiş, 2007’de de tekrar seçilmişti...
Ancak kamuoyu Kılıçdaroğlu’nu 2009 yerel seçiminde İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı dönemindeki performansıyla
tanıdı…
Bugün AK Parti ve CHP’nin yönetim kadrolarındaki isimlere bakın
birçoğunun da geçmişinde yerel yönetimlerdeki başarı yatıyor…
ANAP’TAN, SODEP’E
Geçmişe uzandığımızda da yeni siyasal aktörlerin oluşumuna yerel
seçimin ne denli etki yaptığını görürüz.
CHP ile bütünleşip erimiş olan SODEP bunun en iyi örneği…
Özal’ın başında olduğu ANAP gibi dinamik iktidar partisinin
büyükşehirlere hakim deve dişi gibi politik kimliklerini, o güne
kadar adı çok duyulmamış bir ekip SODEP çatısı altında gelip, 1989
yerel seçiminde alaşağı etti…
Türkiye’nin birinci partisi olmakla bırakmadı, sonraki seçimde de
iktidarın ortağı haline getirdi.
Bir adım ötesinde de ANAP için aynı etkiyi yarattı.
ANAP 1983’te hükümeti almakla birlikte, aynı siyasal köke dayandığı
Süleyman Demirel’in “Tapulu arazime gecekondu yaptırmam” sözü
nedeniyle rüştünü ispatta zorlanıyordu.
ANAP’ı gerçek iktidara 1984 yerel seçiminde Türkiye’nin neredeyse
tamamını alması taşıdı…
Yerel seçimler, sandığından yeni aktörlerin yanı sıra iktidarı da
çıkardı.
POLİTİK OLİGOPOL
Ancak bu özelliğini son yıllarda kaybetti; 2009 ve 2014, aslında
2004’ün devamı gibiydi.
Daha çok milletvekili olmak için gidenlere göre geleceklerin
belirlendiği seçimler oldu.
AK Parti’nin hakim parti haline dönüşmesi; Numan Kurtulmuş’un Has
Partisi veya DP kimliği kalmış olsa da Genel Başkanı Süleyman Soylu
ile kadrosunu bünyesine katması yeni hareketlerin oluşumuna fırsat
vermedi.
Solda da benzer işlevi CHP üstlendi…
Bu aşamada İYİ Parti’nin çıkışından söz edilebilir…
Ancak unutulmasın ki İYİ Parti neredeyse tamamı sahadaki eski
aktörlerin bir araya gelmesiyle oluştu…
İkili ana akımlı güçlü parti piyasaya girişleri de kontrol altına
alıp kurduğu politik oligopol yenilerin yer bulmasını
zorlaştırdı.
BU KEZ DE ZOR
Bütün bunlardan dolayı yaklaşan yerel seçimde de yeni aktörlerin
çıkması olası gözükmüyor.
Hele de ittifakların bu derece öne çıktığı süreçte; az bilinenin
aradan sıyrılıp kendine yer açması pek olası değil…
Seçimde az oy almış partilerin üzerine de 24 Haziran seçiminin
ağırlığı çökmüş durumda…
İKTİDARIN HANDİKABI
Ancak bu seçim iktidarın en önemli paydaşları Cumhur İttifakı
açısından bazı açmazlar içeriyor.
Bu handikap ağırlıklı olarak AK Parti için geçerli…
Nedeni de iktidar partilerinin yerel seçimde, milletvekili
seçiminde aldıklarından daha az bir oya ulaşıyor olmaları.
Bu sadece AK Parti için geçerli değil, bugüne kadar iktidarda kim
varsa aynı sonucu verdi.
AK Parti de son iki yerel seçimde gördü; milletvekili sandığının 6
puan gerisinde kaldı…
Bugünden bir tahmin yapmak zor ancak geçmişe bakarak projeksiyon
yapılırsa, milletvekili seçiminde %42,56 alan AK Parti açısından
yerel seçim %30’lara dönüş anlamına gelebilir.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu baz alarak yapılacak projeksiyon
ise MHP’nin de katkısı olduğu için gerçekçi olmaz…
Dolayısıyla MHP’nin tercih ettiği ittifak modelini zora sokar.
Çünkü Adana, Mersin, Manisa gibi üç büyük kentte ve bazı
megapollerin ilçelerinde AK Parti’nin seçime girmemesi, zaten
yerelde düşen oylarının daha da düşmesi anlamına gelir.
Şuna tanığım ki bu hesaplar AK Parti’de bir süredir en ince
detayına kadar yapılıyor…
***
Mutluluğun bir saatlik uzaklığı
Lütfü Türkkan, İYİ Parti Grup Başkanvekili olarak siyasi
kimliğinin yanında gözlemi oldukça güçlü bir işadamıdır.
Gittiği yerlerdeki ilginç gözlemlerini paylaşır, sosyal medyaya da
aktarır…
Önceki gün telefonu açtığımda sohbete şu ilginç soruyla
başladı:
“Bilin bakalım döviz artışı en çok kimleri mutlu etti…”
Sorusuna anlam veremeyince ikinci kez yineledi…
Yine bilemeyince kendi söyledi:
“Şu an tam merkezinde durup etrafı seyretmekte olduğum Edirne…”
Canlı yayın yapan anchorman gibi aktardığına göre her yer turist
kaynıyormuş.
Kent son dönem Yunanistan başta olmak üzere çevre ülkelerden turist
akını ile karşılaşıyormuş.
Nedeni de dövizdeki artış…
Yılbaşından bu yana 2 kat artan Euro, son dönemde de %40 oranında
yükselince, Yunanistan başta olmak üzere çevre ülkelerden alışveriş
yapmak için çok sayıda turist Edirne’ye akın etmiş.
Türkkan, “Edirne çok mutlu ama” deyip devam etti:
“Bir saat ilerideki Kırklareli’nden geliyorum, orada da esnaf orman
yangınında kalmış gibi telaş içinde çok sıkıntılı...”
Dilerim bugün açıklanacak Orta Vadeli Program, her kesimin
geleceğine umut olur; ateşi durdurur…