Şiir sevgisinin yanına bir de erguvan aşkını koymuş. Süheyl Ünver’den mülhem, o da der ki, “Erguvana şiir söylenmez, çünkü erguvanın kendisi şiir. Gör ve duy, kafi.”
O yüzden bu mevsimde, yani erguvan zamanı denilen bu zamanlarda, ne yapar eder “görüp duymak için” mutlaka gelir İstanbul’a.
“Bu hafta son… Önümüzdeki hafta bitiyorlar. Çiçeklerini dökecek, yapraklanacak ağaçları... Hadi gidip görelim onları” dedi, kalktık gittik Orhan Veli’nin “oturup bir türkü tutturduğu”Rumelihisarı’na.
*
Ahmet Hamdi Tanpınar “Beş Şehir”de, “Gülden sonra bayramı yapılacak çiçek varsa o da erguvandır,” der.
Bizans döneminde Konstantinopolis’in resmi rengiymiş erguvan. Fetihten sonra bütün bir Osmanlıdönemi boyunca, kadri hep bilinmiş, korunmuş, saltanatından hiçbir şey eksilmemiş.