Rıfat Ilgaz, 1940'lı yılların başlangıcında Türkiye'nin durumunu "Karartma Geceleri"romanında şöyle tasvir eder: "Çağ belliydi, kendisi gibi düşünenleri, batı sınırının ötesinde rahatça kurşuna dizebiliyorlardı. Sınırların ötesinde kalan uygar bir dünya, şimdi aydınların boğazlandığı bir tutsaklar ülkesiydi. Bu topraklar üstünde kelepçe vardı, pranga vardı, türlü işkenceler de vardı ama, henüz ölüm kampları, fırınlar, kurşuna dizilmeler yoktu."