Bu şehirde olmuş her şey. Burada doğmuş şairler, şair olmak isteyenler buraya koşmuş. Burada yazılmış o büyülü şiirler. Burada gelmiş ilham çoğuna, çoğu bu şehirde kesilmiş şiirden. Bu şehirde ölmüş çoğu, bu şehirde yeniden doğmuş daha önce başka şehirde doğan şairler.
Hangi sokağına adımımı atsam biri çıkıyor karşıma. Hangi binaya baksam orada yaşanmış bir hatıra canlanıyor gözümde. Hangi bahçeyi görsem bir ağacın duldasına sığınmış bir şair görüyorum yatarken, hangi iskeleye baksam vapura geç kalmış bir muharrir koşuyor yanımdan.
İttihatçılar baskına gidiyor gündüz gözüyle Babıali’ye, Enver beyaz bir ata binmiş… Ömer Naci delicesine bağırıyor, “gel vatandaş gel, gel darbeye gidiyoruz gel, katıl bize…”
Yokuştan iniyorum aşağı; yıllar önce 1983 yazında, yayınlanacak ilk yazımı “Edebiyat ‘81”dergisine vermek üzere koşuyorum Vedat Günyol’un arkasından, telaşlıyım. Yüreğim mermi gibi delecek göğüs kafesimi neredeyse. Kıvrılmıştım Vezirhan caddesine, ilerde sağda bir handadır derginin bürosu…
Bugün tekrar inerken aynı yokuştan, yoluma çıktı Ömer Naci, nereye çağırıyordu bilmem. “Gitme” dedi Attila İlhan arkamdan, “tekin adamlar değil İttihatçılar”…