Memleketim Hakkari’nin kar altındaki bu halini görmeyeli yıllar, yıllar olmuş. O kadar uzun yıllar ki, kalkıp o zamanlara uzanmaya çalışsam birkaç menzilde konaklamam, her menzilde vesait değiştirmem, birkaç handa gecelemem, birkaç dağda aç yatmam, birkaç ovada çarık eskitmem, birkaç nehir geçmem, anlayacağınız feleğe arkamı, yüzümü uğura dönüp tersinden uzun, çok uzun bir yolculuğa çıkmam gerekir.
Bu şehri terk edip kendime herkesin hayalini kurduğu şehri yurt bellediğim günden beri bu dağların bu karlı halini unutmuş gitmişim. O zamandan beri Hakkari’de “bu mevsimi” hiç yaşamadım.
*
Pazar günü karın kalın bir beyaz örtüyle üzerini örttüğü çocukluğumun coğrafyasına ayak bastığımda burnuma gelen ilk koku; bu çok uzun ayrılık yılları boyunca başka hiçbir şehirde hissetmediğim ayazın kokusu oldu.