Ortaokulun son sınıfında okuyan kızım odasından çıktı, “Baba, hocam bana bir ödev verdi, biraz konuşabilir miyiz?” dedi.
“Peki kızım,” dedim, “gel anlat hele.”
Anlatmaya başladı. İlk defa duyduğum bir kavram çıktı çocuğun ağzından:
“Dark” yani “kara turizm…”
Meğer İngilizcede “dark turizm”e (“güneş ışığından yoksun yer” anlamına gelen “dark” Batı kültüründe “soykırım”, “cinayet”, “savaş”, “ölüm” gibi negatif çağırışımlar yapan bir anlama sahipmiş) Türkçede “kara turizm” deniyormuş. Biraz geveledi çocuk; Kürtçe ve Türkçe dışında bir dil bilmeyen babasına meseleyi izah etmek için epeyce dil göktü, meselenin özünü kavradıktan sonra ikimiz, “İnsanlığın acılarına doğru seyahat etmek” gibi bir tanıma vardık “dark” veya “kara turizmi”e dair. İnsanın seyahat edebileceği en ilginç ve aynı zamanda en ürpertici, en acı olayların yaşandığı yerler “kara” veya "hüzün turizm” alanına giriyor, hocası böyle anlatmış.
Şimdi sorusuna geçelim:
“İnsanlar neden bu tür mekanları ziyaret ediyorlar?”
Bu soruyu araştıracak, sonra da sınıfta “dil dersinde” bunu İsveççe olarak izah edecek.
*
Dünyanın en şanslı babalarından birisiyim; biri ilkokul son sınıfa, öteki ortaokul sona giden iki çocuğumdan her gün yeni bir şey öğreniyorum.