İnsana yaşama sevinci veren, merhem gibi bir sonbahar günüydü. Etiler'de bir kahvede, kahve kuyruğuna girdim. Sıra bana geldi, kahvemi aldım, gözüme kestirdiğim bir masaya oturdum. Bilgisayarımı açtım; önüme de bir boş sayfa... Bir yazıya başlamanın en zor yanı, ilk cümleyi bulmaktır. Gazeteciliğe başladığım ilk yıllardan ustam Halit Çapın, "Şunu unutma Kürdoğlu, yazıya yumruk gibi gir, arada ne anlatırsan anlat, yumruk gibi çık. O yazıyı okutursun" demişti bana.O gün bugün o öğüde bağlı kalmaya çalışıyorum.O yüzden ilk cümleyi bulmak için epey mesai harcıyorum.Tam bunları düşünürken, yanımdaki masada durmadan konuşan bir kadının anlattıkları çalındı kulağıma, meğerse bir süreden beri gayriihtiyari onu dinliyormuşum. Sırtı bana dönüktü.Karşısına yuvarlak yüzlü, çekik gözlü, her tarafından masumiyet, mağduriyet ve mecburiyet akan genç bir kadını almış, vır vır vır soluksuz, durmadan bir şeyler anlatıyor. O konuştukça ben de elimde olmadan anlattıklarını yazmaya başladım. Hızlı yazarım. Tek kelimesini bile kaçırmak istemiyordum.Bir süre sonra sanki parmaklarım yetişmez oldu sesine. Sesi gittikçe kayboldu yazının içinde, ben yazmaya devam ettim. * "Ben bir yardımcı arıyorum. Yardımcı diyorum bak. Başkaları öyle demez, direk hizmetçi der. Ama onlar görgüsüz ve saygısız. Hizmetçi ne demek? Müstahdem diyor muyuz, hayır ofis çalışanı diyoruz. Kapıcı diyor muyuz, hayır apartman görevlisi diyoruz. Sekreter diyor muyuz, hayır yönetici asistanıdır o. Devir değişti, o kelimeler eskidendi. Evin içine girdikten sonra artık o kişi hizmetçi falan değil, yardımcıdır. Ne gerek var insanları aşağılamaya değil mi?Ben inanılmaz bir insanım. Bir kere çok titizim, onu peşin peşin söyleyeyim. Eve girecek kişi önce yardımcıdır tamam ama yerini de bilecek. İşine saygısı oluyor olacak. İşine saygı duymayan hiçbir şey yapamaz. Ben de öyleyim. İşime saygı duyuyorum. Bugün buradaysam, yani bulunduğum yerdeysem işime saygılı olduğum için.Biz çok saygın bir aileyiz. Eşimle ben birbirimize çok benziyoruz. Arkadaşlarımız hep seçkin insanlar. Bu çevreyi kolay yapmadık tabi. Çevresine bak insanı tanı demişler. Zaten sen eve gelir gelmez göreceksin, çoğu arkadaşımızı gazete haberlerinde, magazin programlarında görmüşsündür. Hayret edersin. Onlar da tıpkı senin gibi insanlar. Çekinmene gerek yok. Ama sakın selfi çekmeye kalkışma, o özel hayata girer.Bir kere her gün yemekle birlikte tatlı yapmanı istemiyorum...Hafta sonları böyle şekeri az bir tatlı yaparsın, hafta içi hiç tatlı matlı istemem. Ben fitim, görüyorsun. Formunu korumam lazım.Biz zeytinyağlı yemekler ve salataya bayılıyor oluyoruz. Ama çiğköfte de seviyor oluyoruz. Arada bir çiğköfte yapmayı bileceksin. Sebze yemekleri seviyoruz, Ege ot yemeklerini yani. Kuru fasulye de favorimizdir. Çok az et yiyor oluyoruz. Ama yediğimiz zaman da yiyoruz ha... Onu da pişirmesini bileceksin. Tencere yemekleri favorimizdir. Balık falan da... Makarna da seviyoruz ama içli köfteye de hayır demiyoruz. Ama merak etme genellikle dışarıda yiyor oluyoruz. Yine de sen bunları pişirmesini bileceksin. Ama salataya dokunma, onu eşim yapar. Çok güzel salata yapar, gerçi mutfağı berbat eder ama yine de benim bile elimi sürmeme izin vermez.Temizlik benim favori işimdir. İnanılmaz önem veriyorum. Haftada bir dip bucak temizlik isterim. Perdeleri indirir yıkatırım. Halıları silkeletirim. Ama sakın balkonda falan yapmaya kalkma, komşular rahatsız olur. Bizim site çok elegan bir sitedir. Çok klas insanlar oturuyor. Üstleri başları toz olmasın. Ne o öyle köylüler gibi balkonda masa örtüsü falan silkelemek... Yapacaksan da gizli gizli yaparsın. Etkileşim önemli. Komşuluk da çok çok önemli. Onları rahatsız etmemeliyiz.İki tane köpeğimiz var. Köpekleri gezdirmen lazım. Kakalarını da toplayacaksın. Bir poşetle gezdirirsin sitenin içinde, kaka yapar yapmaz hop torbaya... Ama olur da otların arasına yaparsa ve kimse görmezse belki almayabilirsin ama dikkat et kimse görmesin.