PKK/YPG'nin Nusaybin'e attığı roketle ölen Mehmet Şirin Demir'in, Gülay Demir'in babası olduğunu bilmiyordum.Çünkü ben Gülay'ın soyadını bilmiyordum.Bir ara arkadaşım Orhan Miroğlu'nun yanında çalışıyordu, karımın arkadaşıydı, İstanbul'a geldiğinde görüşürdük arada bir ama merak edip soyadını hiç sormadım.Biz onu "Gülay" olarak biliyorduk.TRT Kurdi'de çalışıyordu. * Ölen kişinin Gülay'ın babası olduğunu Pazartesi günü Habertürk'te Yasemin Güner'in yazısından öğrendim.Hemen Gülay'ı aradık, telefonu kapalıydı.Bir saat sora açtı telefonu.Telefonda feryat figandı:"Ben haberi uçakta aldım hocam," dedi ve ağlamaya başladı. Gerisini getiremedi."Sakin ol Gülay, al anneni, kardeşini git Ankara'ya" dedim."Gideceğim hocam ama taziye var burada...""Üç gün taziye yeter, git oradan." Aklıma söyleyecek başka bir şey gelmiyordu."Nusaybin'in içine roket atınca babam yaralıların yardımına koşmuş. Sokakta oynayan çocukların ölmesini engelleyeyim derken ikinci roket ona isabet etti hocam... Sedyeyle onu hastaneye taşıyan sağlık görevlisi anlattı. Durumu berbattı ama konuşabiliyordu. Beni bırakın, ben iyiyim, siz çocuklarla, öbür yaralılarla ilgilenin diyordu. Bu son sözleri oldu.""Sen böyle bir babanın kızısın Gülaycığım, metin ol!""Annemle, kız kardeşimle biz ne yapacağız şimdi hocam? Bizden her şeyimizi aldılar."Birkaç teselli cümlesi daha kurdum ama nafile...