Türkiye'de üç kişinin mezarının yeri meçhuldür.1925 isyanının lideri Şeyh Sait'in, 1937 Dersim hadisesinin lideri Seyit Rıza'nın ve 1960 yılında kendi eceliyle vefat eden Bediüzzaman Said-i Nursi'nin...Şeyh Sait Diyarbakır'da, Seyit Rıza Elazığ'da asıldı; Said-i Nursi ise Urfa'da eceliyle vefat etti.Bu üç kişiden en çok Said-i Nursi'nin mezarının peşine düşüldü. * Said-i Nursi, darbeden kısa bir süre önce 23 Mart 1960 günü vefat etti. Urfa'da defnedildi ve kısa bir süre zarfında mezarı bir ziyaretgaha dönüştü.27 Mayıs'ta askerler yönetime el koydu. Darbecilerin yaptığı ilk işlerden biri, Said-i Nursi'nin na'şını bulunduğu yerden çıkarıp bilinmeyen bir yere götürmeleri oldu.Bu hadise üzerine şimdiye kadar çok şey söylendi, yazıldı. Birçok tanık konuştu, birçok nazariye ortaya atıldı.Belli ki eğer devletin gizli arşivinde mezarın yerini belirten bir belge yoksa, bu pilav daha çok su kaldıracak.* Kürtlerin yaşadığı coğrafyada tekke ve medreseyi birleştiren Halidilik geleneğinin 20. yüzyıldaki temsilcilerinden biri olan, bütün hayatını Kürt medrese geleneğini canlı tutmaya adayan ve 2011 yılında vefat eden büyük alim ve mürşit Şeyh Muhammed Asım Oxini'nin Arapça yazdığı "Birkatü'l Kelimat" adlı ilginç kitabı; Prof. Kadri Yıldırım'ın "Menkıbeler Havuzu" adlı çevirisiyle Avesta Yayınları arasında çıkalı epey oldu, ancak bir türlü okuma sırası gelmedi, geçen gün "hadi bismillah" dedim, okumaya başladım.