Bu aralar Netflix'te oynayan "Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" filmi götürdü beni o günlere. Bundan tam 48 yıl öncesinin Hakkari'sinde karlı bir kış gününe. O zamanlar "T" şeklindeki şehrin ana caddesinde sola sapmış aşağı doğru yürüyordum. Ayağımda lastik pabuçlar, yol kaygan, ellerim, ayaklarım üşüyor; caddenin solunda yeni açılmış bir kitapçı dükkanı çıktı karşıma. Bitişik nizam toprak damlı eski çarşının ha yıkıldı ha yıkılacak iptidai dükkanları arasında vitrinini kazma kürek, boya kova, ıvır zıvır yerine kitapların süslediği tek dükkan; gökten düşmüş bir yabancı cisim gibi... Cama kırmızı yazıyla "Zirek Kitapevi" diye adını yazmışlar. Sonradan arkadaşım, hâlâ Paris'te yaşayan Ahmet'in soyadı... Durdum vitrinin önünde, orada yan yana dizilen kitaplar arasında Dursun Akçam'ın "Kanlı Derenin Kurtları" romanı gülümsüyor bana.