Çok eskiden, iç liman doldurulmadan önce inşa edilen, limana yanaşan gemilerle dünyanın bazı şehirlerine ve memleketin diğer limanlarına malların getirilip götürüldüğü, eski İzmir ahalisinin "İzmir'e gidiyorum" diyerek günde bir kez mutlaka yolunu düşürdüğü, çocukluğu burada geçen her İzmirlinin burada bir kez kaybolduğu, vaktiyle demircileri, kömürcüleri, çivicileri, baharatçıları ve saman pazarı gibi ticarethaneleriyle meşhur; her sokağı çatallanan, her çatalın başka bir çatala açıldığı, bir labirente benzeyen tarihi Kemeraltı Çarşı'nın içinde eski hanların, bedestenlerin, seramiklerin, çinilerin, ahşap ürünlerin, tombakların, halı ve kilimlerin, deri ürünlerinin satıldığı dükkanların arasından güçlükle yol alarak, işportacıları, dönercileri, şerbetçileri, kuyumcuları, baharatçıları, evcil hayvan satan dükkanları, mefruşatçıları, züccaciyecileri, yapay çiçek, gelişim ürünleri, aksesuar, elektronik eşya, pırıltılı pul, takı, süs, cep telefonu aksesuarları, çeyiz, iplik, orlon satan dükkanları, döviz büfelerini, kitapçıları, kırtasiyecileri, börekçileri ve balık pazarını geçip bir sokağından dalıp kalenin eteklerine doğru yoksulluğun gittikçe arttığı terzi dükkanlarının...