Devlet Bahçeli konuşurken tuhaf bir şekilde heyecanlandığımı hissettim. Hayatım boyunca hiçbir şeyi paylaşmadığım, siyasi fikrime Tanrı Dağı kadar uzak gördüğüm Bahçeli, dün Yenikapı’da benim duyguma da tercüman oldu.
“Dün Yenikapı’da olan neydi?” diye sorsanız, bu sorunun cevabı bu yazdıklarımın içinde gizlidir sanırım.
15 Temmuz beni Devlet Bahçeli’ye bile yaklaştırdı. Diğerlerini saymıyorum zaten... Bu sadece benim duygum değildi. Vakti zamanında aynı mahallede laf tokuşturduğum, ama daha sonra birbirimize uzak kaldığımız bir sürü eski arkadaşıma orada rastladım.
Başka zamanda sokakta karşılaşsak belki de birbirimize ters bakacağımız o eski arkadaşlarımla dün Yenikapı mitinginde kucaklaştım.
Hepsinin yüzü aynı hikâyeyi anlatıyor, hepsi aynı bayrağın gölgesi altında serinlemeye çalışıyordu.
Herkes herkese, biz birbirimize “Ne yaptık be arkadaş?” demek istiyorduk sanki.
Aslında biz birbirimize değil; hepimiz dün Yenikapı’da bizleri hakir görenlere, bizi beceriksiz görenlere, bizi küçük, kendilerini hamimiz görenlere bir şey gösterdik.
Sizin dünyanız eyvallah da biz de bir dünya kurabiliriz.
Biz birbirimizin kalbini kırdık. Biz kelimeleri mermi yapıp birbirimize fırlattık.
Biz birbirimizin canını yaktık.
Dün Yenikapı’da hepimiz bir diğerimizin önüne yeni bir kapı açtık.
Ben kendi adıma, siyasi sebeplerden dolayı kalbini kırdığım herkesten özür diliyor, beni bağışlamalarını istiyorum.