Bundan otuz, otuz beş sene önce gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda, şansıma hayranı olduğum bir yığın yazarla çalıştığım gazetede karşılaştım. Mesela, Çetin Altan'ı ilk defa Güneş Gazetesi'nde gördüğümde muhayyilemde nasıl bir dev tasarladıysam artık, "bu adam bu kadar ufak tefek miydi?" dedim kendi kendime ve ağzında patlayarak çıkan kelimelere şaştım kaldım. Soyut bir meseleyi yazıyla anlatmanın güçlüğünü ilk o anlattı bana, bu konudaki ilk dersimi ondan aldım.