DARBE ve darbe girişimi mazimiz asırlar öncesine uzanır... Tarih kitaplarında geçen “padişahın tahtından indirilmesi” yahut “isyan eden yeniçerilerin sadrazamı azlettirmeleri” gibisinden hadiselerin aslında hepsi birer darbe, “isyanların bastırılması” da önlenmiş darbe teşebbüsleridir.
Bu örneklere asırlar değil, iki bin küsur sene önceki tarihimizde de rastlarız. Meselâ, babası Teoman’ı okla vurup öldürdükten sonra yerini aldığı söylenen Mete Han’ın bu yaptığı şayet gerçek ise basbayağı bir “darbe”, hem de “kanlı bir darbe” demektir ama sadece söylentiden ibaret ise “darbe” kavramının efsanelerimize kadar girmiş olduğunu gösterir.
Darbeler ve darbe girişimlerine milletçe işte böyle asırlar öncesinden âşinayız...
Asırlar boyunca “ihtilâl”, “inkılâp”, “hall” yahut “taklîb-i hükümet”vesaire gibisinden değişik isimler verilen ve aslında hepsi birer darbe olan dünya kadar hadise yaşadık ama bunların hepsinin ortak bir özelliği vardı: Hedef iktidar idi, masum halk değildi! Bu kalkışmaların hiçbirinde 15 Temmuz’da olduğu gibi halka silâh atılmamış, milletin üzerine kurşun ve bomba yağdırılmamıştı...