İki gün önce “Soykırım yaygarası bugünlerde başlar” diye yazmıştım ve dün başladı!
Bu senenin açılışını, Avrupa Parlamentosu yaptı! Türkiye rapörtörü Kati Piri’nin kaleme aldığı bugüne kadar kaleme hazırlananlar arasında “en serti” olduğu söylenen raporda malûm sözler ediliyor, Türkiye’nin Kopenhag Kriterlerinden uzaklaştığı söyleniyor, arada lütuf buyurulup “PKK ile mücadelenin Türkiye’nin meşru hakkı olduğu” meâlinde bir-iki cümle geçiyor ve tabii ki 1915 olaylarını“soykırım” olarak tanımamız isteniyor!
Ankara, raporu “yok hükmünde” sayıp Avrupa Parlamentosu’na iade edeceğini açıkladı...
Keşki bu konudaki her girişime ve hazırlanan her rapora aynı karşılığı versek; dosyayı geldiği yere gönderip “Bizi alâkadar etmiyor, siz okuyun, isterseniz hatmedin, sonra da münasip bir yerde iyice muhafaza ediverin” diyebilsek!
Mevcut olmayan ve Avrupa’nın nerede ise yüz seneden buyana ispata çalıştığı ama bir türlü halledemediği soykırım iddialarına vermesi gereken en doğru cevap budur ve verilmesinde çok geç kalınmıştır.
DÜZİNELERLE ÖRNEĞİ VAR
Türkiye hakkında 1850’lerden buyana hazırlanan ve Avrupa Parlamentosu’nun son raporunun benzeri olan belgelerin adedi zaten bir hayli fazladır ve geçmişte en fazla ses getireni de Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’nun Dışişleri Bakanı Kont Andrassy’nin Avrupa adına kaleme alıp 1876’nın 31 Ocak’ında burnumuza dayadığı meşhur muhtıradır...