Kültür Bakanı Prof. Nabi Avcı doğruladı: Sahtekârlar, dolandırıcılar, üçkâğıtçılar yepyeni bir yol bulmuşlar, “Hazine keşfettik ama çıkartmak için rüşvet vermemiz lâzım; gelin ortak olun, işi beraber yapalım” deyip milletin parasını çarpıyorlarmış...
Etrafı “hazine” diye kandırdıkları objeler ise soba boyasıyla boyanıp üzerine mücevher görüntüsü vermek için renkli camdan göz takılmış heykeller gibisinden sürü sürü kıytırık tarihî eser karikatürleri!
Elyazması kitap, sikke, heykel, kap-kacak ve her türlü toprakaltı objenin sahteleri birkaç sene öncesine kadar Suriye’de, özellikle de Rakka taraflarında yapılır; dört bir tarafa buradan dağıtılır ve eski eserden zerre kadar anlamayan ama kolay yoldan zengin olma yahut kolleksiyoner görünüp etrafa hava atma meraklılarına şakır şakır kakalanırdı.
Avanak müşteri arayan sahtekârlar ellerindeki toprakaltı malların Bağdat Müzesi’nden çıktığını söylüyorlardı; Bağdat Müzesi gerçi yağmalanmıştı ama buradan kaçırılan objeleri Batı’nın önemli müzeleri kolleksiyonlarına çoktan katmış ve yağma malı aldıklarının farkedilmemesi için depolarına kilitlemişlerdi bile...