23 Nisan tarihi hepimize 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılışını hatırlatır ama bu tarih büyük bir felâketin de yıldönümüdür: 1766’da yaşanan ve “Küçük Kıyamet” denen depremler zincirinin başlangıç yıldönümü...
“23 Nisan” dendiğinde 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılışı hatırlara gelir ama aynı gün artık unuttuğumuz büyük bir felâketin, İstanbul’da yaşanan 1766 depreminin de yıldönümüdür. Marmara’nın 250 senelik deprem periyodunun son noktası olan ve tarihlere “Küçük Kıyamet” diye geçen bu felâkette onbinlerce kişi can vermiş, Fatih Camii bile yerle bir olmuş ve sarsıntılar Mısır’dan Kırım’a uzanan büyük bir sâhada hissedilmiştir.
Bugün 23 Nisan, yani Ankara Meclisi’nin açılışının 97. yıldönümü... Ankara başta olmak üzere memleketin dört bir tarafında rutin törenler yapılacak, devlet büyüklerinin makamlarına birkaç dakikalığına çocuklar geçecek, vesaire, vesaire...
Ama iki günden buyana sallanan Ege taraflarında, özellikle de Manisa’da millet büyük ihtimalle evlerine girmeyecek, dışarıda bekleyecek...
23 Nisan’ın Meclis’in açılışının dışında bir başka önemli, hattâ canlar almış son derece tatsız bir hadisenin de yıldönümü olduğunu hatırlayanımız pek azdır, hattâ bilenler bile artık sadece birkaç kişiden ibarettir...
İstanbul’un altını üstüne getiren, başta Fatih Camii olmak üzere dünya kadar binayı yerle bir eden, onbinlerce cana mâlolan ve tarihlere “Küçük Kıyamet” diye geçen 1766 depreminden bahsediyorum. Bundan tam 251 sene önce, 23 Nisan 1766’da meydana gelen, haftalarca devam eden ve şiddetinin en yükseğini 22 Mayıs’ta gösteren depremden...
Bir depremler ülkesi olan Türkiye’de Marmara ve Ege tarafları bin küsur seneden, hattâ Bizans öncesi asırdan buyana hiç durmadan sallanır;