Sefer Turan’ın girişimiyle İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı “TİKA” tarafından sağlanan katkı ile yayınladığı Kudüs albümündeki hüzünlü fotoğrafların öyküsü...
Kudüs’te Hazreti İsa’nın kabrinin bulunduğu yer olduğuna inanılan Kıyamet Kilisesi’nin kapısını 823 seneden, yani Selâhaddin-i Eyyûbî’nin zamanından buyana her gece Müslüman ailelerin mensupları kilitler ve SABAH yine onlar açarlar. Bu sayfada gördüğünüz ve bir asır ara ile çekilmiş iki fotoğrafı, yeni yayınlanan çok güzel bir Kudüs albümünden aldım.
Bu sayfada yanyana gördüğünüz iki fotoğrafı, otuz küsur senelik dostum Sefer Turan’n girişimiyle IRCICA’nın, yani “İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi”nin Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı “TİKA”nın katkıları ile yayınladığı büyük boy bir kitaptan aldım. Adı “Fotoğraflarla Dünden Bugüne Kudüs” olan kitapta İslâmiyet’in Mekke’den önceki ilk kıblesi Kudüs’te 19. yüzyılın ortalarından başlayıp elimizden çıktığı 1917’ye kadar çekilmiş yüz kadar fotoğraf ve bu fotoğraflardaki mekânların günümüzdeki görüntüleri yanyana yeralıyor.
Böyle bir kitap yayınlama fikri, şu anda Cumhurbaşkanlığı’nın baş danış- manlarından olan Sefer Turan’dan çıkmış. Bir-iki SENE önce Kudüs’te bulunduğu sırada içerisinde Kudüs’ün eski fotoğ- raflarının yeraldığı eski bir albüm görmüş, bunu proje haline getirmiş, Sultan Abdülhamid’in hazırlattığı Yıldız Albümleri’ndeki ve başka kolleksiyonlardaki fotoğraflardan istifade edilmiş ve proje TİKA’nın desteği ile IRCICA tarafından hayata geçirilmiş. Projenin yönetimini IRCICA Başkanı Dr. Halit Eren ile Sefer Turan yapmışlar, kitaptaki yeni fotoğrafları Halid Zagari çekmiş, metinleri Dr. Nacih Bekirat yazmış ve Dr. Cengiz Tomar tarafından gözden geçirilmiş.
IRCICA’nın yayınladığı Kudüs albümü.
BİRKAÇ ASIRLIK GELENEK
Bu sayfadaki fotoğraflardaki mekân, Hristiyanlar’ın Hazreti İsa’nın mezarının bulunduğuna inandıkları ve “Kıyamet Kilisesi” diye bilinen Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi’nin kapısı... Kapının önündeki merdiven 1192’den, yani 823 seneden buyana her sabah ve her akşam oraya konuyor ve Hristiyan dünyasının en kutsal mekânlarından olan kilisenin kapısını Müslümanlar kilitleyip açıyorlar.
İşte, Kudüs’te asırlardan buyana yaşanan bu “merdiven” ve “anahtar” hadisesinin günümüze kadar uzanan garip ve eğlenceli öyküsü:
Kudüs’ün iki önemli kilisesinin, Hazreti İsa’nın doğduğu yer olduğuna inanılan “Doğuş” ve kabrinin bulunduğu yer olduğu söylenen “Kıyamet” Kiliseleri’nin anahtarları asırlardan buyana Müslüman ailelerin elinde bulunuyor. Kapıları her gece bu ailelerin mensupları içerideki papazların üzerine kilitliyor, sabahın erken saatlerinde de gelip açıyorlar.
Anahtarların Hristiyan değil de Müslümanlar’ın elinde olmasının sebebi Hristiyan mezheplerinin bu mekânları ve kapıyı kilitleyip açıp kapama sevabının hangi mezhebe ait olacağı konusunda asırlardan buyana bir türlü anlaşamamaları.
Kudüs’ü Haçlılar’dan geri alan Selâhaddin-i Eyyûbî.
Kıyamet Kilisesi’nin anahtarlarını 1192’den, yani tâââ Selâhaddin-i Eyyubî zamanından, Doğuş Kilisesi’nin anahtarlarını da 1520’lerden, Kanunî Sultan Süleyman’ın devrinden buyana işte bu yüzden Müslüman aileler muhafaza ediyorlar.
RUS VE FRANSIZ BASKISI
Doğuş Kilisesi’nin anahtarlarını elinde bulundurup kapısını açma yetkisi, 1520’lerde Kanuni Sultan Süleyman tarafından Katolik papazlara verilmişti. Yetki, 1630’larda Rum Ortodokslar’a devredildi ve kilisenin kapısını 1850’lere kadar her sabah Ortodokslar açtılar.
1850’lerde Rusya devreye girdi ve Çar Birinci Nikola, Osmanlı Devleti’nin başını uzun müddet ağrıtacak olan “Mubarek Makamlar Meselesi”ni ortaya attı. Çar, Kudüs’teki kutsal mekânların idaresinin Rusya’ya ait bulunmasını istiyor ve Osmanlı topraklarındaki Hristiyan teb’anın koruyucusu olmayı talep ediyordu.
O devirde Katolik dünyasının koruyuculuğuna soyunan Fransa’nın da işe karışıp anahtarların eskiden olduğu gibi Katolikler’e verilmesi için Osmanlı tarafına baskı yapması üzerine bunalan zamanın hükümdarı Sultan Abdülmecid, mükemmel bir çözüm buldu: 1852’de kilisenin kapısındaki kilidi değiştirtti ve anahtarın papazlarda değil, eskiden olduğu gibi Beytüllâhim’in önde gelen bir Müslüman ailesinde bulunmasını emretti.
RUM PATRİĞİ’NİN UYANIKLIĞI
Ama, vaziyet 2002 Ağustos’unda değişti...
Silâhlı bir Filistinli grup o sene Doğuş Kilisesi’ne sığındı, İsrail kuvvetleri ile silâhlı çatışmaya girdiler ve kilise ancak birkaç haftada boşaltılabildi. Çatışmalar sona erince Kudüs Rum Patriği Birinci İrineos uyanıklık etti ve kaşla göz arasında kilisenin kapısındaki kilidi tekrar değiştirip yeni anahtarı cebine atıverdi!