GAZETELERİN magazin sayfalarında ve internette hemen her gün bir “ünlüler resmigeçidi” vardır. “Ünlü sanatçı”, “ünlü işadamı”, “ünlü yazar”, “ünlü bilmemneci”, vesaire...
Bahisleri geçen zevâtın aslında tamamına yakını öyle “ünlü” falan değildir, sadece mevsimlik magazin figürüdürler ve vârolduğu iddia edilen şöhretlerini de sanatlarına yahut bilgilerine değil başka özelliklerine borçludurlar.
Geçen gün internet sitelerinde yine böyle bir haber çıktı: “Ünlü sanatçı Nikiforos Metaxas hayatını kaybetti” deniyordu. Metaxas hakkında diğer siteler de “usta müzisyen” yahut “ünlü şarkıcı” gibisinden sıfatlar kullanmışlardı.
Arkadaşım olan Nikiforos Metaxas “ünlü” değildi, hattâ çok dar bir çevrede tanınırdı, son derece önemli ama kıymeti maalesef bilinmemiş bir kültür adamı idi! Ben, Niki’yi bundan otuz-otuz beş kadar sene önce, rahmetli Nezih Uzel’in Üsküdar’daki evinde tanıdım.
GERÇEK ENTELLEKTÜELLER
O evde kimler olmazdı ki... Tekkelerin henüz kapatılmadığı seneleri bizzat yaşamış yaşlı ve gerçek müzisyenler, İstanbul’un ortaya çıkmayıp gölgede kalmayı tercih etmiş kültür insanları ile hakiki entellektüelleri, sufizme merak salıp dünyanın dört bir tarafından İstanbul’a gelmiş yabancılar, vesaire... İmparatorluk devrinin son günlerini yaşamış olan büyükler el-ayak çekilince tarih kitaplarına girmemiş olan hadiseleri anlatırlar, dinî ve lâdinî müziğin düzgünü orada icra edilir, bazı sohbetleri ve icraları Nezih ile banda kaydederdik.