SEKSEN yaşlarındaki bir dostumun geçenlerde öğleden sonra uykusu
geldi, gidip yatağına uzandı...
Hanımı önce “Belki yorgunluktandır” diye düşündü, pek umursamadı
ama uyku uzayınca bir tuhaflık olduğunu farketti ve kocasını
uyandırmak istedi...
Ama uyandıramadı... Seslendi, omuzuna falan bastırdı, fakat
nafile...
Hanım hemen ambülans çağırdı ve hâlâ uyuyan kocasını yakınlardaki
bir hastahanenin âcil servisine götürdüler...
Hasta, âcilde bir sedyenin üzerinde tam beş saat bekledi! Ne bir
doktor geldi, ne de hemşire... Hanım telâşla oraya-buraya
koşuşturdu, ilgilenecek birilerini arayıp durdu ve her seferinde
“Doktorlarımız meşgul, bekleyeceksiniz” dediler...
Tam beş saatin sonunda bir doktor teşrif buyurdu, kısa bir
muayeneden sonra “Kocanız beyin kanaması geçiriyor. Bizim burada
yapacağımız birşey yok, bilmemne hastahanesine götürün” dedi ve
gitti!
Bu defa yarım saat ambülans beklediler ve âcildeki doktorun tavsiye
ettiği hastahaneye nihayet gidebildiler.
Oradaki bekleyişleri daha mâkul oldu, iki saat sonra bir doktor
geldi, hastanın hemen EMAR’ını vesairesini çektiler ve “Beyinde
kese oluşmuş, bir tarafına da hafif felç gelmiş, yarın sabah
ameliyat edeceğiz” dediler.
Ameliyat ertesi sabah yapıldı, başın ön tarafını açıp kanamalı
bölgedeki keseyi aldılar, arka tarafını da delip diren koydular ve
hasta hayatî tehlikeyi atlattı...