Bundan üç sene önce Gönül Hoca, yani büyük âlim Prof. Gönül Tekin ile hocanın televizyonda nadir katıldığı programlardan birini yapıyorduk...
Gönül Hanım, döktürüyordu! Sümer tabletlerinden girip Asur tanrılarından çıkıyor, Elâmlılar’ın inancından başlayıp eski Roma ve Yunan itikadına uzanıyor, sanat tarihçilerinin bilmeleri şart olan ama bilmedikleri kavramları izah ediyordu...
Derken, söz “huruf-ı mukattaa”ya geldi...
Kur’an’da 29 adet surenin başında bulunan ve ne mânâya geldikleri hâlâ bilinmeyen ama asırlardan buyana tartışılan harflere, mâlûm, “huruf-ı mukattaa”denir. Bunlar “elif lâm mîm”, “hâ mîm”, “kaf hâ yâ ayn sâd”, “elif lâm râ”, “nûn”, “sâd”, “tâ sîn mîm” yahut “yâ sîn” gibi tek veya grup hâlindeki harflerdir.
Gönül Hoca sözü bu konuya getirip ağzından “Meselâ, huruf-ı mukattaa...”sözleri çıktığı anda hemen araya girdim, “Aman hocam sakın haaa!” dedim. “Bu işi burada kapatalım, konuştuğun anda kıyamet kopar!”.