İNKILÂP Kitabevi, Refik Halid Karay’ın bundan seneler önce çıkmış eserlerini diline dokunmadan, aynen yayınlıyor. Önce kitaplarını tekrar bastılar; şimdi de kırklı, ellili yılların gazetelerindeki makalelerini toplayıp kitap hâline getiriyorlar.
“Memleket Yazıları” ismini verdikleri makaleler serisinin geçenlerde sekizinci ve dokuzuncu cildleri çıktı. Sekizinci cildde yazarın ağaçlar ve hayvanlar hakkında kaleme almış olduğu makaleler var, dokuzuncu cild ise çok daha önemli: Türkçe’nin en büyük üstadlarının başında gelen, hattâ lisanı 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren en mükemmel şekilde kullanmış olan Refik Halid’in Türkçe ve dil yazıları bu cildde yeralıyor. Zaten adına da bu yüzden “Türkçe’nin Tadı ve Âhengi” demişler...
Geçen akşam, bizim Tarihin Arka Odası’nda bu son iki kitabı tanıtıp “Refik Halid’i mutlaka okumalısınız. Türkçe’nin zevkine varır; daha düzgün konuşur, daha iyi yazarsınız” diyecek oldum ki, “Refik Halid, Yahudi’dir.. Yahudi’nin yazdıklarını niye okuyalım?” gibisinden mesajlar yağmaya başladı...
SADECE VE SADECE KAFASIZLIK!
“Beyler-hanımlar, birilerinin üstad geçinmek, kuru-sıkı palavralarını pazarlayıp sırtınızdan para kazanmak maksadıyla senelerdir ‘Şu Yahudi, bu dönme, filânca bilmemne’ diye yazıp söylediklerine inanmayın!” dedim. “Refik Halid iddia ettikleri gibi Yahudi falan değildir, Türk’tür, aile ismi ‘Karakayış’tır; kaldı ki Yahudi olsa bile ne önemi var? Türkçe’yi böylesine mükemmel şekilde kullanmış bir yazarın dininin ne olduğuna mı bakacaksınız?” diye anlatmaya çalıştım.