Devlet görevlilerinin liderin “Bırak!” dediği anda istifalarını vermeleri bizde eski bir gelenektir ve geleneğin en bilinen örneği de, İsmet Paşa’nın 1937’de Atatürk’ün talimatı ile Başbakanlık’ı bırakmasıdır. İşte, üzerinden 80 sene geçmesine rağmen niçin ve nasıl olduğu hâlâ tartışılan bu hadise hakkında Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan ve bugüne kadar yayınlanmamış belgelerden bazıları...
İSTİFALARI istenen bazı belediye başkanlarının, özellikle de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in görevlerini ne zaman bırakacakları konusu haftalardan buyana gündemin ilk sırasını teşkil ediyor ve bu arada “seçimle gelmiş kişinin talimatla görevini bırakmasının doğru olup olmadığı” meselesi de konuşuluyor.
Tartışmanın bu tarafı siyaset bilimciler ile hukukçuları alâkadar eder ama konunun unutmamamız gereken tarafı “seçimle gelen yöneticinin seçimle gitmesi”nin Batı, özellikle de Anglo-Sakson sistemine mahsus bir kural olduğu, bizim ve diğer “Şark”milletlerinin geleneklerinde böyle bir şartın bulunmadığı ve tarih boyunca liderin “Bırak!” dediği anda görevin bırakıldığıdır.
Bunun en mükemmel örneği de, Atatürk ile başbakanı İsmet İnönü arasında 1937 Eylül’ünde yaşanan sürtüşmenin ardından İsmet Paşa’nın aldığı talimat üzerine Başbakanlık’tan istifa etmesi ve yerine Celâl Bayar’ın getirilmesidir.
Atatürk ve İsmet Paşa, 1920’lerin sonunda İstanbul’da
SEBEBİ ÖĞRENİLEMEDİ
Bu istifa hadisesi hakkında şimdiye kadar çok şeyler yazıldı, birbirinden farklı iddialar ortaya atıldı, meseleyi İsmet Paşa da hatıralarında anlattı ama Atatürk ile arasındaki sürtüşmenin sebebi hakkında tam ve aydınlatıcı bir bilgi vermedi...
Vaziyet böyle olunca, ortaya anlaşmazlığın bir bira fabrikası meselesinden çıktığındanİsmet Paşa’nın bir gece “Memleket sofradan idare ediliyor” diyerek isyan ettiğine yahut Hatay meselesinde uygulanacak politikaya kadar uzanan çeşit çeşit iddialar atıldı.
İsmet İnönü’nün Başbakanlık’tan ayrılması, daha