İran ile batılı devletler arasında Viyana’da epey bir zaman devam eden görüşmelerde anlaşma sağlandı ve İran nükleer faaliyetlerini sınırlandırmayı kabul etti.
Birkaç haftadan buyana yabancı TV’lerin haber bültenlerinde ilk sıralarda yeralan görüşmelerde neler olup bittiğini aksatmadan takip etmeye çalışıyor ve çok eğleniyordum. Geçen gün İtalyan kadın delegenin “Yetti ama! İranlılar sadece tebessüm ediyor, hiçbirşey söylemiyorlar” diye çıldırması, Amerikalı delegenin kadını zorla sakinleştirmesi ve İran tarafının o anda bile sessiz ama mânâlı tebessümüne devam etmesi hayli eğlenceli idi...
Tahran’ın senelerdir ısrarla sürdürdüğü nükleer programına şimdilik kâğıt üzerinde de olsa bir sınırlama getirildi, buna karşılık Batı’nın yine senelerdir uyguladığı ambargonun yumuşatılmasına karar verildi.
Ama, meselenin çok önemli bir başka tarafı var:
İran nükleer güç olma yolundadır ve kimbilir, belki de olmuştur!
NEREDEN NEREYE GELDİ!
Bu seviyeye gelen İran’ın yakın geçmişine bir göz atmamız gerekir:
1979’daki devrim hayli kanlı oldu ve hem siyasî, hem sosyal, hem de askerî bakımdan İran’ın altını üstüne getirdi...