Önceki gün İstanbul Valisi Ali Yerlikaya davet etti ve yeni ismi "Demokrasi ve Özgürlükler Adası" olan Yassıada'ya gittik... 27 Mayıs 1960'da yaşanan darbe ile devrilen meşru iktidarın mensuplarının kapatıldığı, burada kurulan mahkemede binbir hukuk rezaletinin yaşandığı, ardından da cinayetten farksız üç idam kararının verildiği Yassıada hakkında fazla birşey yazmama lüzum yok; zira o günlerin siyaset tarihimizde nasıl bir kara leke olduğunu hemen herkes zaten bilir... Önceki günkü ziyaretim, Yassıada'ya tam altmış sene sonra ikinci gidişimdi! Adaya ilk defa altı yaşında bir çocuk iken, orada yargılanan, üstelik idamları istenen bazı akrabalarımızı ve yakınlarımızı uzaktan da olsa görebilmek maksadıyla ailemle beraber gitmiştik. Darbenin devirdiği Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile başvekili Adnan Menderes'in ve Demokrat Parti'nin diğer mensuplarının duruşma salonundaki oturuşları, çocukluk hafızamda o kadar yer etmiş ki, hüzünlü sahneler bu kadar sene bile sonra hâlâ gözümün önündedir...