28 Şubat günlerinde “Onuncu Yıl Marşı” modası çıkmıştı, şimdi de “İzmir Marşı”! Bir kesimin dilinde “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” diye terennüm edilip gidiyor!
Sakın ola ki İzmir Marşı’nı küçümsediğimi düşünmeyin; eser bizim “marş” kavramımıza tıpatıp uyan bir bestedir, melodisi güzeldir, kıvraktır, basittir ve herkes tarafından rahatça okunabilecek şekildedir.
Gazetelerde günlerdir bu marş hakkında haberler çıkıyor ve eserin 1876 ile 1950 arasında yaşamış İzzeddin Hümayi Elçioğlu’nun bestesi olduğu söyleniyordu...
Mesele de işte burada: İzmir Marşı zannedildiği gibi Millî Mücadele yahut Cumhuriyet dönemi eseri değildir, daha eskidir, halis muhlis imparatorluk devrine aittir, yani mehter gibi bir Osmanlı marşıdır!
Marşın bugün elimizde eski senelerden kalmış elyazması tek bir notası bile yoktur; 40’lı ve 50’li senelerdeki şapirograf tekniği ile basılmış notalarda da eserin ismi “İzmir” değil, “Kafkasya Marşı”dır, zaten geçmişte “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” değil, “Kafkasya dağlarında çiçekler açar” diye terennüm edilmiştir, “Kafkasya”nın yerini “İzmir”in alması çok sonralarıdır.
DİNÎ MÜZİK BESTEKÂRI
Eserin kimin bestesi olduğu da, ayrı bir muammadır: Marşın bestecisi olarak gösterilen İzzeddin Hümayi Bey gerçi çok sayıda marş yapmıştır, bilinen en meşhur marşı “Ertuğrul’un ocağında uyandım” sözleri ile başlayan “Sancak Marşı”dır ama bestecilikteki asıl önemi, dinî musiki sahâsındaki eserleridir.
Böyle olması da normaldir, zira İzzeddin Hümayi Bey, Hırkaişerif semtindeki Rifai tekkesinin zâkşirbaşısı, yani baş ilâhicisidir.
Peki, İzmir Marşı nasıl oldu da İzzeddin Hümayi Bey’e mâledildi? Musiki yazarı Etem Üngör’ün 1966’da çıkarttığı “Türk Marşları” isimli kitabı vasıtasıyla...
Rahmetli Etem Bey marşın İzzettin Hümayi’ye ait olduğunu yazdı fakat