Mevlânâ’nın ismi kullanılarak yapılan ve “semâ” olduğu iddia edilen maskaralıklardan birkaç defa bahsetmiştim...
Son bir-iki sene içerisinde gözüme çarpan bu maskaralıklardan birkaçını hatırlatayım:
Ramazan münasebetiyle Atatürk Havalimanı’nda turistlere yönelik bir etkinlik yapıldı, programda Mevlevî semaına da yer verildi, semazenler bavul koşuşturması içerisindeki turistlerin arasına daldılar ve gazetelerin yazdığına göre elin garip turisti “Aman, ne güzel dans! Good, very very good! Wonderful”diye övgüler yağdırdı...
“Gladyatör” filminin başrol oyuncusu olan ve Çanakkale filmi de çeken Avustralyalı aktör Russell Crowe, Kapalıçarşı’da kahve içip fal baktırdıktan sonra ayağında şort, üzerinde de atletimsi birşeyle beş asırlık Hocapaşa Hamamı’na götürüldü ve şerefine kurna başında semâ ettirildi!
Bir Fransız şampanya markası, Esma Sultan Yalısı’nda tanıtım için davet verdi, organizasyonu yapan şirket ortaya pembelere bürünmüş, omuzu saçaklı ve şallı bir semazen çıkardı. Şişeler patlatılıp kadehler kaldırılırken semazen olduğu iddia edilen zilli ortada dönüp durdu, bazı anlı şanlı yazarlarımız da bu ayıbı huşû içerisinde göklere çıkardılar!