Gazetecilikte bundan yirmi-otuz sene öncesine kadar devam edegelmiş olan güzel bir âdet vardı: İlân sayfaları en küçük ilâna kadar satır satır ve dikkatle okunurdu, zira bu sayfalardan hemen hergün enteresan bir haber çıkması ihtimali vardı ve hakikaten çıkardı! Sonra sıra Resmî Gazete'ye gelir, özellikle de arka sayfalardaki mahkeme ilânlarına gözatılırdı. Dikatli bir gazeteci bu ilânlarda neler bulurdu, neler... Derken zaman geçti, gazeteciler bırakın diğer gazeteleri ve ilân sayfalarını, kendi gazetelerini okumayı bile bir tarafa bıraktılar. Ama eski üslûpla yetişen birkaç arkadaşımla beraber âdetimizi devam ettiriyor ve hâlâ ilân okuyoruz.