Malta bandıralı upuzun bir yük gemisi, önceki gün Boğaziçi'nin en eski ve en güzel yalılarından birine girdi ve güzelim binayı harabeye çevirdi. Basınımızda olayların iyice araştırılmadan ve çalakalem yazılmasının artık âdet hâline geldiğine ve bu âdetin böylesine önemli bir hadisede bile bozulmadığına maalesef bu kaza vasıtasıyla bir daha şahit olduk: Yalıyı hâk ile yeksan eden gemiden bir yerde "tanker", bir başka yerde "yük gemisi", bir diğerinde "arpa yüklü gemi" ve hattâ her ne demekse "yük tankeri" diye bahsediliyordu.
Uzun seneler sonra bu kazayı araştırmak isteyenlerin “Yahu, yalıya giren gemi tanker mi idi, yük mü taşıyordu, yoksa bir hayalden mi ibaretti?”diye düşecekleri şaşkınlığı şimdiden görür gibiyim...
Ama olan oldu ve Boğaziçi’nin geçmişten kalabilmiş en zarif yalılarından biri enkaza döndü.