Aklımızı fikrimizi ve dengemizi gün geçtikçe kaybeder hâle gelmememizin ve bazılarının da insanlıktan çıkmalarının son kurbanı Onur Şener oldu. Ankara'daki vahşet hakkında çok şey yazılıp söylendi, binbir çeşit yorum yapıldı, hattâ katillerden ikisinin devlet memuru olmalarından hareketle cinayeti siyasî boyuta taşıyanlar bile çıktı. Ama, çok önemli bir hususun üzerinde de pek durulmadı: Katillerin cinayeti ayık iken değil; kafaları dumanlı, hem de hayli dumanlı iken işlediklerinin, yani içkinin vahşetteki rolünün üzerinde... Magazin tarihimizde 19. asırdan, özellikle de Kantocu Peruz Hanım'ın şaşaalı günlerinden buyana işlenmiş bir hayli sahne cinayeti vardır. Bunların bir kısmı aşk yüzündendir, bazısının sebebi mafya hesaplaşmasıdır veya Bülent Ersoy'un 1989'da vurulup bir böbreğinden olması yahut Onur Şener'in katledilmesi hadiselerindeki gibi istenen şarkının okunmamasından çıkmışlardır ama ekserisinin gerisinde mutlaka içki, uyuşturucu, vesaire bulunur; yani insan gibi içmeyi beceremeyenler insanlıktan çıkıp can almışlardır.