Zira, İstanbul'un ezelî derdi olan 250 senelde bir mutlaka gelen sırnaşık depremin son periyodunun nihayetinde bulunduğumuzu ve büyük felâketin her an yaşanabileceğini artık sağır sultan bile duydu ama senelerden buyana yapılan uyarılar bir kulağımızdan girip ötekinden çıktı. Onbinlerce can alan, yuvalar söndüren 1999'daki âfeti unuttuk, aylarca hemen her tıkırtıda ayağa fırlamamıza sebep olan paranoyalarımızı, korkularımızı, endişelerimizi bir tarafa bıraktık; dayanıksız binaları elden geçirmek için başlatılan kentsel dönüşüm bile bazı yerlerde rant kavgasına döndü...
Dün, artçı sarsıntılar devam ederken Kandilli Rasathanesi hepimizi bilgilendiren muhteşem bir açıklama yaptı. Açıklamanın bir yerinde "24 Eylül 2019'da meydana gelen depremin ardından büyüklüğü 1,5 ile 3,7 arasında değişen yaklaşık 60 adet artçı deprem kaydedilmiştir. Bugün olan depremin ardındansa şu ana kadar yaklaşık 15 tane artçı deprem olmuştur ki bunların en büyüğü 4,4 büyüklüğündedir. Büyüklüğü 4,7 ve 5,7 arasındaki artçılar klasik ana şok-artçı ilişkisinde değildirler. Bundan sonraki süreçte artçıların devam etmesini bekliyoruz" deniyordu.