Türkiye, Cumhuriyet Bayramı’nı dün ilk defa tanksız, topsuz şekilde kutladı. Mehter vurdu, okçular oklarını attılar...
Gazetelerde okumuş, TV’lerde seyretmişsinizdir: Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da tören sırasında Mozart’ın Türk Marşı’nı ve Ulvi Cemal Erkin’in meşhur “Köçekçe”sini icra etti...
Mozart’ın Türk Marşı, bestecinin 11 numaralı La Majör piyano sonatının minör tondaki üçüncü bölümüdür ve her dinlediğimde “Adamın toprağı bol olsun, Türk Marşı’nı Allah’tan ki bestelemiş, yoksa dünya musiki literatüründe bizi hatırlatacak özgün bir başka eser olmayacaktı” diye düşünürüm!
Zira, Erkin’in “Köçekçe”si, mâlûm, orijinal bir beste değil, asırlar öncesinden kalma Gerdaniye makamındaki bir “köçek”, yani kadın kılığına girmiş erkek dansçıların raksetmesi için yapılmış bir eserin orkestraya uyarlanmış şeklidir...
BİZİMLE NE ALÂKASI VAR?
Devlet törenlerinde senelerden buyana hep bu iki eser çalınır ve her seferinde hatırıma tuhaf bir soru gelir: Bütün askerî ve sivil cenaze merasimlerinde icra edilen Şopen’in meşhur “Cenaze Marşı”nın bizimle ne alâkası olduğu...