Geçen hafta "Pazara okursunuz" dediğim bu yazıyı aslında iki gün önce yazmam lâzımdı ama eskilerin revnaklı tâbirleri ile "nevâzil-i kesîfe-i kesîre-i keşîde-i cedîde", yani şiddetli mi şiddetli bir soğuk algınlığı oturup yazacak derman bırakmadı... Meseleyi hatırlatayım: Türk Tarih Kurumu 2014'te Sultan Vahideddin ile alâkalı ve "film" olduğu iddia edilen "Ayrılış" isimli 13 dakikalık bir garabet çevirtmiş, her tarafından lime lime dökülen bu sefalete tam tamına 295 bin lira ödemişti. Aradan beş sene geçtikten sonra film hakkında tekrar bir tartışma başladı ve Tarih Kurumu'nun bu filmi Mustafa Kemal Paşa'yı Samsun'a Sultan Vahideddin'in gönderdiğini ispata çalışmak maksadıyla yaptırttığı iddia edildi. Geçen gün bu konudan bahsettim, aslında "Ayrılık" ismi verilen ama "film" bile denmeyecek 13 dakikalık bu evlere şenlik zırvalıkta geçen Mustafa Kemal Paşa ile Vahideddin arasındaki konuşmaların Paşa'nın hatıralarından alındığını, yani doğru olduğunu söyledim. Filmden "Millî Mücadele'yi ben başlattım" gibisinden Sultan Vahideddin'e mâledilebilecek intibaını hissetmediğimi; asıl tartışılması gerekenin Tarih Kurumu'nun İş Bankası'ndan her sene Atatürk'ün vasiyeti sayesinde aldığı dünya kadar parayı beceriksiz, basiretsiz ve zevksiz eş-dost şirketlerine saçabilmesi meselesi olduğunu yazdım.