Tarih sadece kitaplardan değil, eski devri iyi bilenlerin anlattıklarından da öğrenilir; hattâ bu yol ile kitapların yazmadığı bilgilere de sahip olunabilir...
Meselâ, İran’ın bakışlarının hüznü ile meşhur olan ve 2001’de vefat eden sabık imparatoriçesi ve Prenses Süreyya...
Hakkında yazılanlara baktığınızda babasının İran’ın güneybatısında yaşayan ve öncelikle kilimleri ile bilinen Bahtiyarî aşiretinin asillerinden Halil İsfendiyar Bahtiyarî, annesinin de Eva Karl adında bir Alman hanımın kızı olduğunu okursunuz.
Sözünü ettiğim o devri iyi bilenler, Prenses Süreyya’nın ailesi hakkında daha derin bilgiler verirlerdi:
“...Hüsrev Gerede, 1930’larda Tahran’daki sefirliği sırasında çocukları ile alâkadar olması için Alman bir hanımı işe almıştı. Bu hanım sefarete sık sık gelip giden yakışıklı bir İranlı diplomattan günün birinde hamile kaldı. Hüsrev Bey skandala mâni olmak için hanıma hemen bir başka sefarette iş buldu. Hamile kadıncağız bu yeni işinde sadece bir-iki ay çalıştıktan sonra İranlı diplomatla evlendi, Isfahan’a gitti, orada bir kız çocuk dünyaya getirdi ve çocuğa ‘Süreyya’ ismini verdiler...”.