İdlib meselesi gündeme gelip de yaşanması muhtemel hadiseler yüzünden kaygılar artarken, yapılan yorumlarda sık sık "Alevîlik"ten bahsediliyor. Bazı yazarlarımız ve ekran bülbüllerimiz Suriye, daha doğrusu Beşşar Esed ile aramızın bozulmasının sebebini Ankara'nın "mezhepçi politika" izlemesine, bizim hükümetin Sünnî ama Esed ile etrafının Alevî olmasına bağlıyorlar... "Suriye Aleviliği" denen inanç sisteminin isminin doğrusu "Nusayrîlik"tir ve Türk Aleviliği ile hiçbir alâkası yoktur! Nusayrîlik, dokuzuncu asırda Basra'da dünyaya gelen Muhammed bin Nusayr tarafından kurulmuştur; İslâmiyet'in eski devirlerindeki "Batınî" düşüncenin, "Sâbiîlik"in ve o zamanın diğer inançlarından etkilenmiş bambaşka bir sistemdir. Bu inanca "Alevî" adının verilmesi ise çok daha sonraları, Birinci Dünya Savaşı senelerindedir ve bu isim savaş sonrasında işgal ettikleri Suriye'yi birkaç devlete bölmek isteyen Fransızlar'ın kurmayı arzuladıkları devletlerden biri olan Lazkiye merkezli yönetime koydukları isimdir. Suriye Alevîliği'ni Türk Alevîliğinden ayırmak isteyen Fransızlar bu yüzden "Nusayrî" sözünün karşılığı olarak "Arap Alevîliği", "Suriye Alevîliği" yahut "Akdeniz Alevîliği"; Türkiye'deki az sayıda Nusayrî için de "Çukurova Alevîsi" ifadelerini kullanmışlar, kavram sonradan sadece "Alevî" hâline gelmiştir.