Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş açıkladılar: Taksim’de 1940’larda yıktırılan
Topçu Kışlası, aynı yere tekrar inşa edilecekmiş...
Senelerden buyana yazıyor ve söylüyorum: Taksim maalesef dünyanın
en çirkin meydanlarındandır ve bir zevksizlik mekânları listesi
yapılacak olsa mutlaka ilk sıralarda yeralır. Dolayısı ile mevcut
çirkinliği azaltıp renk verecek, orayı bir nebze de olsa
güzelleştirecek birşeyler yapılması, en azından da eski zarif
kışlanın tekrar inşası bir mecburiyettir!
Şimdi bazı kesimlerin hemen “Yalakaaaa!” diye ayağa
kalkacaklarından gayet emin olduğum için peşinen söyleyeyim:
Kışlanın yapımına taraftar olduğumu öyle siyasi düşünce ile falan
değil, sadece zevk ve estetik bakımından söylüyorum!
Kışlanın tekrar inşaının açıklanmasından sonra mâlûm
“İstemezükçüler” zaten tekrar ayağa kalktılar, günlerdir konuşup
duruyorlar... Memleketin vaziyeti mâlûm, o yüzden sesleri eskiden
olduğu gibi öyle pek yüksek çıkmıyor ama âh o düşünmeden, bakmadan
ve görmeden “İstemezüüüük!” demek âdeti yok mu?
TAMAMLANAMAYAN ANIT
Taksim’e çıkanlar etraflarına hayranlık krizi içerisinde değil,
birşeyleri görebilmek maksadıyla baktıkları takdirde sadece bir
karmaşa, çirkinlik ve sıra sıra mezbele ile karşılaşırlar! Şeklini
ifadede geometri üstadlarının bile zorlanacağı çok kenarlı ve bol
köşeli güya bir meydan, barakalarla çevrili bir kilise, o
meydanımsı alanın baş köşesinde yan gelip yatan ve ismine AKM denen
ruh karartıcı bir enkaz, oteller, oteller, oteller, bütün bunların
arasında 1926’da dikilen ama projesindeki düzenlemeleri aradan
geçen doksan sene boyunca hâlâ tamamlanamamış bir anıt ve nihayet o
mekânda yapacak, bakacak yahut meşgul olacak hiçbir şey
bulamadıkları için bir yandan öbür yana gidip duran insanlar!
Meydan aslında 1940’lı senelerden itibaren tartışma mevzuu olmuş
zamanın önde gelen yazarlarından bazıları, meselâ Refik Halid,
Atatürk Anıtı’nın Taksim’e dikilmesinin hatâ olduğunu
söylemişlerdi. Şehrin merkezinin bin küsur seneden buyana
Sultanahmed tarafları olduğunu yazıyor, Taksim’in anıt sayesinde
yeni bir meydan hüviyeti almasının istendiğini ama bu yeni meydanın
şehrin eksenini kaydıracağını anlatıyorlar, hattâ anıtın mümkünse
Sultanahmed yahut Fatih taraflarına naklini teklif ediyorlardı.
Söylediklerine kulak asılmadı ama dedikleri çıktı ve Taksim seneler
sonra şekilsiz, estetik fukarası ve geçmişte yaşanan hadiseler
sebebi ile de ideolojik bir alan hâlini aldı! Üstelik meydanın daha
da çirkinleşmesi için seneler boyunca elden gelen herşey yapılmış
ve zamanla futbol sahasına dönen güzelim kışla bile restorasyonu
düşünülmeden yerle bir edilmişti! Taksim’den Maçka sırtlarına,
oradan da Dolmabahçe’ye uzanması plânlanan büyük parkın âkıbeti ise
mâlum... Bugün yer yer yeşil sâhaları hâlâ mevcut olsa bile
üzerinde büyük otellerin, lüks birer gecekonduyu andıran klüplerin,
barakadan bozma işyerlerinin dolu olduğu bir alan!
AKM ORADA KALDIKÇA OLMAZ!