New York Times gazetesi, dünkü New York baskısında manşetten ve “Türkler kederde de, zaferde de hâlâ bölünmüş” başlığı ile bizi anlatıyordu
Gazetenin “keder” dediği Ankara’daki mâlûm facia, “zafer” de Prof. Aziz Sancar’ın Nobel alması...
Yorum, gayet doğru! Nobel sayesinde havalara fırladık, memnuniyetten neredeyse kanatlanıp uçtuk, derken hemen arkasından Ankara’daki bomba ile şaşırdık, perişan olduk ama hâlâ didişiyoruz. Dalaşmaları bir tarafa bırakmamıza, büyük sevinçler ve hattâ Nobel gibi millî iftihar vesileleri kâfi gelmiyor; bölünmeye de kederler ve belâlar bile mâni olamıyor...
“İki tezatı, yani sevinç ile hüznü peşpeşe yaşadığımız için şoka girdik, ne yaptığımızı bilemez haldeyiz” diyeceğim ama, öyle değil!
Değil, zira biz hep böyleydik ve hâlâ böyleyiz! Fikirde, siyasette ve hattâ dinî bahislerde aramıza ayrılık yahut eski tabiri ile “tefrika” bir defa girdi mi artık en büyük felâketlerde bile toparlanmamızın, birlik olmamızın ihtimali geçmişte mevcut değildi, bugün de mümkün değil!