Yunan adaları şimdilerde öyle moda oldu ki, sormayın... Magazin sosyetemiz, entellerimiz, entellektüellerimiz, entel görünme meraklılarımız, parayı kolay kazananımız, vesairemiz aylardan buyana adalarda fink atıyorlar.
Balıklar bilseniz ne kadar lezzetli imiş, Yunan rakısı boğazınızdan aman nasıl yağ gibi kayıyormuş, servis deseniz üzerine yokmuş, hem öyle nazik imişler ki...
Hele fiyatlar... Ucuzun da ucuzu imiş, Türkiye ile mukayese edilemezmiş, üstelik bizimkiler geliyor diye adamlar neredeyse üzerine para vereceklermiş! Öyle bir bolluk, ucuzluk, incelik ve keyif diyarı imiş ki, anlatmaya kelimeler yetmez!
Sanki bizim sahillerden şöyle bir-iki saat mesafedeki bildiğimiz adalardan değil, Kafdağı’nın ötesindeki hayal diyarlarından yahut cennetten bahsediyorlar!
Doğrusunu söylemek gerekirse Yunan adalarında tembellik ile rehavetin verdiği rahatlık hoşa gider ancak adalar öyle cennet falan değildir. Aynı denizi paylaştığımız ve tabiat bakımından sahillerimizin tıpatıp eşi olan yerlerdir ama Ege’deki bizim tatil beldelerine nisbeten daha ucuzdur, servis vesaire bakımından da adamlar zaten çoktan profesyonel olmuşlardır.
“Daha ucuzdur” yerine aslında “daha ucuzdu” demem gerekiyor, çünki ardarda yaşadığımız son krizler yüzünden bizdeki tatil beldelerine kimseler gitmez olunca turist çekebilmek için uçuk fiyatlar da yavaş yavaş makul seviyelere inmeye başladı. Üstelik işletmeciler kriz sayesinde turizmin “geleni kazıklamak”değil, bambaşka ve ciddî bir iş olduğunu öğrenme yoluna girdiler.