BAŞBAKAN Binali Yıldırım, dün sosyal medya dilinin perişan hâlinden bahsetti, bozulmanın “çürüme” hâline geldiğini, bu yeni dilin Türkçe’den ziyade “nevzuhur bir kuş dilini andırdığını” ve buna “dur deme zamanının geldiğini” söyledi.
Binali Bey kusura bakmasın ama artık her yaş grubu arasında dal-budak salmış olan bu yeni dilin “kuş dili” ile pek bir alâkası yoktur. Kuş dili sadece bülbülden, kanaryadan yahut muhabbet kuşundan değil, ağaçkakandan yahut kargadan bile işitilse, yine de müzikaliteye sahiptir.
Ama şikâyet ettiğimiz ve ismine “Türkçe” dediğimiz lisana bakın! Kuş dili falan değil sadece takırtı, hırıltı, gürültü ve yazıya geçirildiğinde de nefes nefese bir kekeleme!
Abartmıyorum: Türkçe hâl-i hayatında, yani sağlığında, güzel ve düzgün konuşanlardan işitildiğinde son derece âhenkli bir lisan idi; hele İstanbullu, özellikle de Boğaziçili hanımların dudaklarından döküldüğünde!