Bahar geldi ya, geçen hafta evdeki mahzende temizlik, daha doğrusu esaslı bir tasfiye yapayım dedim...
Aile büyüklerinden kalma eşyalarla ve benim seneler boyunca “Günün birinde bir işe yararlar” diye tıkıştırdıklarımla lebâlep dolu bir mahzen... Adım atacak yer kalmamıştı, sandalyesinden sehpasına, tenceresinden eski zamanların teldolabına dünya kadar eşyayı toparladım, işine yarayacak olanlara dağıttım ve epey bir yer açıldı.
O arada, bir köşeden yağlıboya iki tablo çıktı: Bir manzara ile genç bir erkek modelin resmedildiği bir diğer tablo...
Kimbilir kimden kalmıştı bilmiyorum ama çerçevelerine bakınca en az bir asrı devirmiş oldukları anlaşılıyordu. Üzerlerindeki imzalar da eski harflerle idi, yani ilk dönem Türk ressamlarına aittiler. Yıktırıp üzerine apartman yaptırdığımız eski ahşap evin duvarlarında asılı olmalıydılar ve elli-altmış senedir o mahzende kalmışlardı...
Tabloları eve çıkarttım, üzerlerindeki tozları bir güzel temizledim ve daha bir hoş hâle geldiler...
BİR İMZA MUAMMASI