Mevlânâ Müzesi’nin yanıbaşındaki mezarların deşilmesine hiç aldırmamamız ama bir Rus generalin Ardahan’da bozulmamış cesedine merak salmamız, memlekette bazı hassasiyetlerin artık hiç kalmadığını gösteren mükemmel bir örnektir!
Konya’da, Mevlânâ Dergâhı’nın hemen yanıbaşındaki Gül Bahçesi’nde bir rezalet, bir kültür faciası yaşandı; mezarlık alanı “sergi salonu” ve “helâ” yapmak uğruna deşildi, çöp torbalarına doldurulan kemikler el arabaları ile taşındı ama bu işe son verileceği konusunda hiçbir yerden tatmin edici bir açıklama gelmedi. Asıl garabet ise Konya’da olup bitenlerin pek kimsenin umurunda olmaması ve herkesin Ardahan’da bozulmamış cesedi bulunan Moskof paşasının peşinde koşması!
Öyle bir vurdumduymazlık, öyle bir umursamazlık ve geçmişe karşı öylesine bir saygısızlık içerisindeyiz ki, Anadolu’nun 13. asırda uğradığı Moğol işgali felâketinden buyana böylesine bir rezalete hiç şahit olunmadı!
Konya’da yaşanan “Gül Bahçesi” faciasını; yani müze binası, sergi salonu ve tuvalet, yani bildiğimiz “kenef” inşaatı için tâââ Selçuklular zamanından itibaren mezarlık olarak kullanılan arazideki kabirlerin buldozerlerle deşilmesini, oraya asırlar önce defnedilmiş Mevlevîler’in kemiklerinin pervasızca dört bir yana saçılmasını kastediyorum...