Paris’te geçen gün küçük kıyamet yaşandı ve 132 kişi canından oldu...
Zaten unutmamışızdır, unutulmayacak bir musibet olduğu için hafızalarımızdadır ama yine de hatırlatayım: Ankara’da geçen ay patlayan bomba, 102 can almıştı...
O günden buyana Irak’ta, Yemen’de ve Ortadoğu’nun değişik yerlerinde de bombalar patladı, katliamlar yaşandı ve dünya kadar masum hayatını kaybetti ama Paris’teki hadiseye gösterilen tepki, özellikle de bizde yapılan yorumlar bir başka oldu.
Fransa’nın, Avrupa’nın, Batı’nın ve hattâ bütün dünyanın Fransa’da meydana gelen cinayetler karşısında tepki göstermesi, teröre karşı yekvücud hâlinde karşı çıkması tabii ki normaldir...
Burada “Fransa ile Avrupa diğer memleketlerde ve Türkiye’de yaşanan benzer katliamlara karşı sesini neden bu kadar yükseltmedi, dünyanın başka yerlerinde hayatlarını kaybedenler için ses getirecek bir eylem, protesto, kınama, vesaire yapılması da gerekmez mi idi?” gibisinden bir soru soracak değilim. Zira sorunun cevabı bellidir ve tâââ asırlar öncesine, dünyanın paylaşıldığı günlere kadar uzanır: Onların canı candır; Batı dünyasının dışında kalan memleketlerde yaşayanların canı ise can değil, “can” dışında isimlendirebileceğiniz başka birşeydir!