Geçen pazar günü, bizim gazetede Ece Ulusum’un “Ver 10
bini, âlim ol” başlıklı çok güzel bir yazısı
vardı...
Böyle yazılar seçim sonuçları hakkındaki tartışmalardan, papatya
falını andırır hâle gelen koalisyon hesaplarından ve gına getiren
siyasî tartışmalardan bıkkınlık hissedenlere gayet iyi
geliyor!
Okumamış olanlar için, haberi özetleyeyim: Evine yahut ofisine
kütüphane yaptırmak isteyenlere hizmet veren şirketler varmış,
talep edilen kütüphanede yeralacak kitapları iki hafta içerisinde
temin ediyor, evlere götürüp yerleştiriyor, üstelik müşterilerine
bazı kitapların özetlerini bile veriyorlarmış ve bu hizmetin bedeli
dokuz bin lira ile otuz bin lira arasındaymış!
Bu şekilde zarif ve kibar üslûpla yazılmış olan haberde aslında ne
denmek istendiğini ben size açıkça söyleyeyim:
Parayı geç ama bol kazanmış birtakım adamlar varmış, servete sahip
olmalarına rağmen bilgi ve kültür bakımından tıngır tıngır imişler,
bu noksanlarını maddî imkânları ile telâfiye çalışıp etrafa hava
atabilmek maksadıyla parayı bastırarak evlerine göstermelik
kütüphaneler yaptırıyor, hattâ bazı kitapların özetlerini
çıkarttırıp kendileri gibi paralı ama cahil eşe-dosta hiç
sıkılmadan hava atıyorlarmış!