24 Nisan yaklaşıyor ya, diaspora Türkiye’yi sıkıştırmak, canını
sıkmak, zorlamak ve uluslararası camianın 24 Nisan’ı “soykırım
günü” ilân etmesini sağlamak için dünyanın dört bir tarafında hamle
üstüne hamle yapıyor.
Geçen gün Papa’nın “soykırım” sözünü sarfetmesinin sebep olduğu
toz-duman daha kalkmadan bugün de Avrupa Parlamentosu’nda soykırım
oylaması yapılacak ve başta Dışişleri’miz olmak üzere Ankara’da bir
telâş, bir koşuşturmadır gidiyor...
Bu telâş üstelik öyle yeni falan da değil, 30-35 senelik gereksiz
bir vehim, hattâ vehimden de öte lüzumsuz bir endişe ve
karamsarlık...
Vesvese her sene Mart ayında başlar, Ankara’da “Amerikan Başkanı 24
Nisan açıklamasında ‘soykırım’ diyecek olursa biz ne halt ederiz?”
diye kara kara düşünülür ama Başkan bu kelimeyi kullanmaz, son
senelerde olduğu gibi sadece “metz yeghern”, yani “büyük felâket”
demekle yetinir ve hariciyemiz de, devletimiz de bir “Ooooh!” çekip
rahatlar.