Çok sert bir havanın adeta bizi döve döve İstanbul’a kışın geldiğini beynimize çaktığı bir yürüyüşle sohbet edeceğimiz mekâna attık kendimizi.
Terör uzmanı yazarımız Abdullah Ağar, Suriye Türkmen Meclisi eski başkanı Abdurrahman Mustafa, işadamı Yavuz Üstüner ve Avukat Arslan Tenha ile birlikte selamlaşma faslından sonra saniye geçmeden gündemin içine daldık. Abdullah Ağar ve Abdurrahman Mustafa Beyefendilerle gıyaben tanışıyorduk, yüz yüze ilk görüşme fırsatımız oldu.
Yavuz ve Arslan Beyefendiler ise kadim dostlarım, vatan- millet sevdalısı münevver arkadaşlarım.
Farklı bakış açılarımızın ortak noktası “vatan aşkı” desek doğru olur.
Dolayısıyla benim için çok faydalı bir buluşma ve sohbetti.
Akrabaları halen IŞİD işgali altındaki bölgelerde yaşayan Abdurrahman Mustafa Bey ile bölgeyi derinlemesine farklı boyutlarda yaşamış ve incelemiş Abdullah Ağar’ın söylediklerinden bir özet sunmak istiyorum.
Her analiz sahibinin konu hakkında avantaj ve dezavantajları vardır.
Mesela biz bölgeyi uzaktan takip edenler ne kadar farklı bilgi akışına sahip olursak olalım “Ben Suriyeli bir Türkmen’im. Akrabalarım IŞİD işgali altında.” diyen birisi kadar hadisenin vahametini anlayamayız.
Veya o sınırların iki tarafındaki dağlarda eşkıya ile çatışmış sonra farklı görevlerle bölgede kaosun içinde senelerce görev ve araştırma yapmış bir uzman kadar derinlemesine ve detaylı analizler yapamayız.
Onlara göre bizim sahip olduğumuz analiz avantajı ise eksiklik gibi görünse bile sahanın vahşetini hissetmeden, orada yaşanmışlıkların verdiği derin acıların ve mevzi olayların dışında olmak konforuyla geniş açıdan ve katı duygularla bakabilmek denilebilir.